“Ben en başından beri özgüvene sahip olduğumu, fakat zamanla bazı baskılar sonucu gizlemek durumunda kaldığımı fark ediyorum.”

Eftalya, Z kuşağı temsilcilerinin çoğunda olduğu gibi, büyük hayalleri olan biri. Kendini tanımlarken, yaşamak istediği bir dünyanın arayışında olduğundan bahsediyor. En çok meşgul olduğu şey ise, piyano ile melodi arayışında olmak. Doğru melodi geldiğinde onu yakalayıp kaydetmeye başlıyor ve ardından şarkı söyleme kısmına geçiyor. Son zamanlarda konser vermek ve provalara katılmak, öncelikleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda, yeni bir albüm yapma düşüncesi de filizlenmiş durumda. Profesyonel olarak kendisine üstlendiği rol ise şarkıcılık ve söz yazarlığı. Prodüktörleriyle birlikte bestelerini şekillendiriyor, ancak asıl benliği şarkı söylerken ve söylediği melodileri bulma arayışında açığa çıkıyor. Geçen yılın sonlarına doğru Spotify Equal liste kapağıyla beraber New York Times Meydanı’nda kendini görmek nasıl bir histi diye sorduğumda ise, “Ulaşılamaz sandığım her şeyin inanç, çaba ve biraz da şansla birlikte imkânsız olmadığını anladım” diyor. Instagram’da 127K takipçisi olan Eftalya, sosyal medyada kendi karakterini korumaya önem veriyor ve bu verilerin, kendisini değiştirmesine izin vermemeye çalışıyor. “Oyunu kuralına göre oynamak istesem de buna çok kapılmadan, istatistiklerden özgürleşerek kafa karışıklığından kaçınıyorum. İşte bu da, kendini tanımak demek. Eğer sayılara gereğinden fazla odaklanırsam, karakterimdem ödün vereceğimi biliyorum. Beni sarhoş eden bir simülasyon bu. Söylediklerimden de anlayabileceğiniz gibi ben ve jenerasyonum veriler hakkında çok düşünüyoruz” dese de, ona göre asıl özgün olan, sosyal medyadan uzak kalan Z kuşağı üyeleri. Bu neslin sadece eğlenmek ve deneyimlemek isteyen bir nesil olduğunu ve artık dataların önemsiz hale geldiğini belirtiyor.