Süper zenginler: Makro iklim krizinden siber zorbalığa
Küresel ekonomideki durgunluğa rağmen piramidin tepesinde bulunan ve %1’lik kesimi oluşturan süper zenginler, son iki yılda dünyanın geri kalanının toplamından neredeyse iki kat daha fazla servete sahip oldu. Peki bu süper zenginler; tüketim rekabetinin doğurduğu gösteri toplumunu, makro iklim krizini ve dijital çağdaki algoritma manipülasyonlarını nasıl şekillendiriyor, ellerindeki sınırsız güçle hayatlarımızı nasıl etkiliyor?

Getty Images
- TEXT Orçun Onat Demiröz
Dünyanın küresel bir köye dönüştüğü, djitalleşmenin, enformasyonun ve teknolojik gelişmelerin de bu küresel köyün itici gücü olduğu, vahşi bir finans-kapital sistemin içinde yaşıyoruz. “Yeni ekonomi” olarak da adlandırılan bu yapı; dünyanın dijital üretim merkezi Silikon Vadisi’ndeki geleceği belirleyen fikirler, yapay zekâ, robotlar, nanobotlar, insan geliştirme (human augmentation), blockchain çalışmalarıyla da ihtiyaçların, ürünlerin, hizmetlerin ve geleneklerin hızlı bir şekilde değişmesini sağlıyor. Kültürün kendisinin bir endüstri ve kültür ürünlerinin de “metalar” haline geldiği bu düzende, tüketim örüntüleri ve istekler de farklılaşıyor, devasa bir gösteri birikimi oluşuyor.
Bu yapının mimarı olan ve %1’lik kesimi oluşturan oligarklar da, küresel net zenginliğin büyük bir bölümünü eline geçirmiş ve aşağıdan yukarıya açık bir servet transferi yapmış durumda. İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın (Oxford Committee for Famine Relief) güncel Inequality Inc raporuna göre de dünyanın en zengin beş insanı olarak bilinen Bernard Arnault, Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg ve Larry Ellison’ın 2020’den beri servetlerini iki kattan fazla artırdığı ortaya kondu. Buna karşılık beş milyar insanın da giderek yoksullaştığı bildirildi.
Giriş yapın
İçeriklerimizi okumak için giriş yapın