Shame Culture
Utancın sineması
Kadın bedenini ve varlığını heteronormatif sınırlar içinde ele alan veya erkek egemen kültürün bakış açısıyla yorumlayan yapımlar, utancın toplumsal kabulünü pekiştiriyor. Sinema tarihinde bu tür bir bakış açısına sahip olan birçok film var; ancak onlar yerine, utanç temasına farklı bir gözle bakan, bir baskı aracı olarak utancı yıkan filmler odağımızda.

Yorgos Lanthimos’un bu yıl vizyona giren ve Emma Stone’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandıran “Poor Things”’ filminde, Willem Dafoe’nun canlandırdığı Godwin Baxter karakteri.

“Poor Things” (2023)

“Frozen” (2013)

“The Lost Daughter” (2021)
- TEXT Binnaz Saktanber
Utanç, patriyarkanın en güçlü araçlarından biri. Kadın bedenini ve varlığını denetlemek için kullanılan bir baskı ve kontrol aracı. Erkek egemen toplumlarda kadının kendinden ve bedeninden utanç duymasının sağlanması, kadınları ezmek ve kontrolde tutmak için uygulanan mekanizmaların en önemlilerinden. “Makbul kadın” ve “makbul anne” prototiplerinin dışına çıkan kadınların utandırılması; bazen bir bakkalın pedinizi içine koyduğu siyah poşetle, bazen bebeğinizi emzirmenize izin vermeyen bir lokantanın müşteri memnuniyetiyle, bazen bir hükümet yetkilisinin “Kadınsa o da iffetli olacak. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak” demeciyle, bazen de dört çocuklu Kim Kardashian’ın çıplaklığına sinirlenen bir Demet Akalın’ın “You’r mum!” yorumuyla karşımıza çıkıyor. Kimi zaman intikam pornosu, kimi zaman izinsiz yayınlanan sexting mesajları, kimi zaman münasebetsiz bir komşunun yargısı, kimi zaman da adına slut-shaming (sürtük utandırma) denilen her tür makro ve mikro agresyon kılığında hayatlarımıza giriyor. Utandırma; şiddet, taciz ve cinsel suçlarda mesuliyeti kadına ve davranışlarına yükleyerek, kadınları kendi güvenliklerinin yegâne sorumlusu ilan eden, bu suçların rapor edilmesinin bile önüne geçen bir itici güç olabiliyor.
Utanç, sinema ve ekranda da sıkça karşımıza çıkıyor, başka türlüsü mümkün mü? “Male gaze” veya “erkek bakışı” dediğimiz kodlarla bezenmiş anlatılar, kadın varlığı ve bedenini patriyarka ve heteronormatif sınırlar içine tıkıştıran işler; bir baskı aracı olarak utancın elini kuvvetlendiriyor, toplumsal kabulünü pekiştiriyor. Bu filmleri tek tek hatırlayıp asabımızı daha da bozmaya gerek var mı, bilmem. Onun yerine, utanç temasına farklı bir gözle bakan, bir baskı aracı olarak utancı yıkan veya tahtını sallandıran filmlere bakmak, sanki daha iyi bir tercih. Tarihi bir taramadan ziyade, akıl ve gönül ekranıma sabitlenen işlere odaklanan bir seçki olacak bu, eksiği veya fazlası ondan.
Giriş yapın
İçeriklerimizi okumak için giriş yapın