İletişim çağında iletişimsizlik

Dijital çağ ile birlikte iletişim hiç olmadığı kadar kolay hale geldi. Peki, bizim birbirimizle iletişim kurmamıza dair sosyal becerilerimiz nasıl değişti?

İÇERİKLER.png

Getty Images

TEXT Zeynep Sipahi

2000’li yılları, bundan yaklaşık 30 yıl önce hayal ettiğimizde gözümüzde Jetgiller çizgi filminden fırlamışçasına bir dünya canlanıyordu. Uçan arabalarla seyahat edeceğimiz, evde robotların işlerimizi kolaylaştırdığı bir hayat. Nitekim bunlar yavaş yavaş yaşamamıza dahil olmaya başladı ama teknoloji alanındaki asıl devrim, beklemediğimiz bir hızda, iletişim alanında oldu. İnternetin hayatlarımıza girmesiyle birlikte anca Z kuşağından önceki jenerasyonların anlayabileceği bir döneme adım atmış olduk. Mesela hatırlıyorum, Almanya’da yaşayan bir mektup arkadaşım vardı, birbirimize her ay mektup yazar, hem ikimiz de İngilizcemizi geliştirmeye çalışırdık hem de paylaşımda bulunurduk. Hatta o mektuplara bugünün emoji’leri yerine sayabileceğimiz çeşitli çıkartmalar yapıştırırdık. 90’lı yılların ikinci yarısından sonra, tuhaf sesler çıkaran modemler vasıtasıyla internetle tanıştık. Sonrasında ise insanların birbirleriyle daha hızlı ve rahat iletişim kurabildiği çeşitli platformlar ortaya çıktı; mIRC ve ICQ’yu hatırlayanlar aranızda mutlaka vardır. Hatırlamayanlar ya da bilmeyenler için not düşelim; bunlar anlık iletişim kurmayı sağlayan, günümüzün sosyal medya platformlarının atasıydı. Kırılma noktası ise bildiğiniz üzere Facebook’la, ardından da şimdinin X’i olan Twitter ve Instagram’ın hayatımıza girişiyle birlikte oldu. Akıllı telefonların daha da akıllanmasıyla birlikte 7/24 dünyanın neresinde olursak olalım, tanıdık tanımadık herkesle her an iletişim kurabilmeye başladık. Bu inanılmaz bir fırsat, hayati derecede önemli bir gelişmeydi. Ancak insanoğlunun bu yeniliğe adapte olması daha önceden sahip olduğu bazı sosyal becerilerin de dönüşümü anlamına geliyordu. Tabii ki o sıralar bunun farkında değildik.

Örneğin, insanlar arasında önemli bir yer tutan, bizim havadan sudan diyebileceğimiz, genel olarak da “small talk” olarak bilinen iletişim şeklini bir düşünelim. Oxford Languages’te, “Özellikle sosyal ortamlarda önemsiz konular hakkında kibar şekilde diyalog kurma”; Cambridge İngilizce Sözlüğü’nde ise “Çoğunlukla birbirini iyi tanımayan kişiler arasında önemli olmayan şeyler hakkında yapılan konuşmalar” olarak tanımlanan small talk, içe dönük olanlar için bir kâbusa dönüşebilen, dışa dönük ve “sosyal kelebek” diyebileceğimiz kişiler içinse adeta doğuştan sahip oldukları bir yetenek diyebiliriz. Yüzeysel muhabbetlerden keyif almayanların “boş konuşma” olarak damgaladığı small talk’un aslında birçok faydası bulunuyor. “Bugün de hava pek sıcak” diye sıkıcı bir şekilde hiç tanımadığınız biriyle başlattığınız diyaloğun nereye gideceğini bilmemek ise small talk’un sürprizli tarafını oluşturuyor. Peki, internet ve sosyal medyanın hayatımıza dahil olmasıyla birlikte iletişimimiz nasıl bir dönüşüm geçirdi? Bu konu hakkında yapılan birçok araştırma var; kimisi sosyal becerilerimizi kaybettiğimizden dem vururken, kimisi de yüz yüze iletişimin halen çok büyük bir önem taşıdığı ve bunu güçlendirmemiz gerektiği sonucuna varıyor.

Giriş yapın

İçeriklerimizi okumak için giriş yapın

Hesabınız yok mu? Üye Ol