Son günlerde en çok konuşulan mevzu, 10’lu yaşlardaki kız çocuklarının hoş kokulu, renkli ambalajlı kozmetik ürünlerine olan akıl almaz ilgisi. Legolar, ip atlamalar, Barbie’ler “out”; makyaj malzemeleri arasında reyonları gezmek, fıldır fıldır gözlerle en yeni, en renkli ürünü bulmak, kapağını açıp koklamak, hatta elinin üstünde test etmek “in”. İlgi o kadar büyük ki hafta sonları sinemaya gidip hamburger yiyen bir ön ergenlik tayfasıyla değil, Sephora’da birbirine randevu veren bir jenerasyonla karşı karşıyayız. Tester ürünler havalara sıkılıyor, Sol de Janeiro vücut spreylerinin yeni kokuları tartışılıyor, Drunk Elephant’ın hangi smoothie’sinin daha iyi olduğu deneniyor, lip balm’lar sürülüyor, D-Bronzi Peptid İçeren Antioksidan Etkili Bronzluk Veren Serum’u bulan diğerine öneriyor, sepetler dolup taşıyor, kasada da kuyruklar uzayıp gidiyor.

Sizlere olayın en sıcak cereyan ettiği yerden naklen yayın yapıyorum, çünkü 13 ve 9 yaşlarında iki kız çocuğumun kozmetikle olan alakalarını takip ediyorum. Yalan yok, benim varlığından bile haberdar olmadığım pek çok albenili, hoş kokulu kozmetik ürününü artık onlardan öğreniyorum. Üstelik ambalajları ve kokularıyla, hatta eğlenceli isimleriyle o kadar tatlılar ki... Kızımın odasına girip tuvalet masasına ne zaman baksam kendimi şekerci dükkânında gibi hissediyorum. Geçtiğimiz yılbaşında kızımın sınıf arkadaşları arasında sadece kozmetik markalarının renkli ürün paketleri değiş tokuş edildiğinde bu durumda bir gariplik olduğunu ilk kez hissettim. Ne kırtasiye, ne oyuncak ne de kitap hediye edildi, sadece kozmetik ürün alındı. Öyle her ürün de değil üstelik, en renklisinden, en afilisinden kozmetik markalarının özel olarak hazırladığı hediye paketleriydi bunlar. Duş jelinden dudak maskesine, cilt toniğinden göz farına aklınıza gelebilecek her konuda, farklı bütçelere uygun hediye paketleri yapılıyor.