Defne Kayalar

DEFNE-03.jpg

Shirt: H&M Studio, Trench coat: Twist

DEFNE-05.jpg

Shirt: H&M, Skirt: H&M Studio, Coat: The Alors / Zey PR, Boots: Manu Atelier, Earrings: Ninon, Gloves: Sober Archive

DEFNE-01.jpg

Shirt: Sportmax, Shorts: Saint Laurent / Sober Archive, Trench coat: Zeynep Arçay, Necklace and earrings: Begüm Khan

DEFNE-07.jpg
DEFNE-09.jpg
  • PHOTOGRAPHY Turan Ertekin
  • FASHION EDITOR Batuhan Çetin
  • HAIR STYLIST Taha Kaymaz/Moodmode
  • MAKEUP ARTIST Yiğit İzgi
  • PHOTOGRAPHY ASSISTANTS Bülent Özber, Deniz Polattimur

“Duygulardan korkmamaya çalışıyorum. Onların üzerine gidiyorum. En kötü ihtimalle ne olur; ya acı çekeriz ya da çok mutlu oluruz. Bunlardan kaçmak hayatı ertelemek.”

Defne Kayalar’dan bahsettiğinizde aklınıza hep izleyicinin kendisinden bir şey bulduğu karakterler gelir. “Medcezir”deki ailenin delisi teyze Sedef, “Bir Başkadır”daki ideal ama önyargılı terapist Peri, “Kuş Uçuşu”ndaki manipülasyon queen Gül, “Arayış”taki pasif agresif Azra… Şimdilerde ise onu tiyatroda “Anne” ve “Dünyada Karşılaşmış Gibi”de izliyoruz; “Aniden” filmi ile de festivallerde bu sezon. Bu kadar çok karakter, insanın kafasını biraz karıştırabilir. Karakterlerin onda birtakım huylar bırakıp bırakmadığını soruyorum. “Huy değil ama tonlar oluyor, konuşmamda, ufak el ya da baş hareketlerimde. Onlar da birer şaka konusu olarak kalıyorlar zaten. Etrafımdaki birine konuşma arasında ‘Şimdi mesela Azra olsa sana burada şu lafı yapıştırırdı, Gül de üzerine saçını savurup ‘hıh’ yapardı’ diyorum ve eminim orada aynen öyle yaparlardı. Çağrılırlarsa kendilerini sahneye atmak üzere, içimde bir yerde hepsi bekliyorlar” diyor. Belki de karakterlerin psikolojilerinin Defne’nin yapısını bozmamasının sebebi, onu bu mesleğe itenin kişisel gelişim yolculuğu olmasıdır. “Kişisel gelişimim sonucu oyunculuğa doğru meylettim. Oyunculukta dürüst bir yere varabilmek, oynadıklarım sonucu izleyenle aramızda açık bir ilişki kurabilmemiz, yani oynadığım her anı ve sahneyi izleyene geçirebilmek için, oynadığım o duyguları net bir şekilde yaşayabilmem gerektiğini düşünüyorum. Yaşayabilmek için de, o duyguları iyi tanımak gerekiyor. Ben zaten hayatımda duygulardan çekinmediğim, ‘Gelsin, onu da yaşarım’ dediğim bir dönemdeydim, kamera arkasından önüne geçmeye karar vermem de, bunun sonucudur. Acaba gerçekten bu içimde hissettiklerimi dışarıya da aynı şekilde aktarabiliyor muyum, görmek istedim. Hemen olmadı tabii. Ama bunu becermek için çalışmak, hem kendi içimde yaşadıklarımla daha kaçamaksız yüzleşmemi hem de dünyayı, insanları daha detaylı anlamamı sağladı, hâlâ da sağlıyor. Bu, devam eden bir süreç.”

Giriş yapın

İçeriklerimizi okumak için giriş yapın

Hesabınız yok mu? Üye Ol